Teknolojinin çok hızlı geliştiği 21. yüzyılda, eskiden bu kadar yaygın olmayan ve hatta artık Dünya Sağlık Örgütü’nün başlı başına hastalık olarak kabul ettiği “Obezite” sorunu patlak verdi. Bütün dünyanın en büyük problemlerinden biri olan obezite, birçok hastalığında tetikleyicisi olarak karşımıza çıkmakta.

Burda aslında aklımıza bir soru geliyor. Teknolojinin gelişmesi mi obeziteyi tetikledi? Teknoloji birçok konuda hayatımızı kolaylaştırsa da, dikkatli kullanılmazsa hareketsiz bir yaşamın sebebi olabiliyor. Ocak 2017’de alınan verilere göre Instagram, dünya çapında 600 milyon kayıtlı kullanıcıya sahip, Facebook ve Tumblr’dan sonra üçüncü büyük sosyal medya platformu haline geldi. ABD’de yapılan bir araştırmaya göre, kullanıcılar, Instagram’da her gün ortalama 21.2 dakika harcıyor; 18-29 yaş grubu ise, en az 30 dakika harcıyor. Bu sadece tek bir sosyal medya platformunda harcanan süre. Diğer platformlarda işin içine girince günün büyük bir kısmı telefon, bilgisayar gibi cihazların başında geçiyor. Bu durum istesek de, istemesek de hareketsiz bir yaşam sürmemize neden oluyor.

Ayrıca interneti ve sosyal medyayı hayatımızın o kadar içine soktuk ki, canımız tatlı mı çekti? Yazıyoruz Google’a “tatlı” diye. Pat! Onlarca tarif karşımızda. Hatta canımız çekmese bile, sosyal medyada dolaşırken arkadaşlarımızın paylaştığı fotoğraflara bakarak iştahımız açılıyor.

Özellikle diyet yaparken bu tip paylaşımlar yapan sayfaları takip etmemekte fayda var.

Peki ne yapabiliriz?

Teknolojinin ve sosyal medya kullanımının kötü yönlerine değil de, bizi iyi yönde etkileyecek yönlerine odaklanmakta fayda var. Örneğin, akıllı telefonların birçoğunda bulunan adım sayar özelliği hareketli bir yaşam için motive edici bir araç.

Her şeye gerektiği kadar zaman ayırmakta fayda var. Bu durumda teknolojiye bizi hareketsiz bırakacak kadar zaman harcamamış oluruz.